En Son Eğitim Teknolojisini Kullanan Cesur Yeni Sınıf

Dünyanın dört bir yanında kapılarını kapatan pek çok okul, öğrencileri evde güvendeyken e-kitaplarını ve internet tarayıcılarını açmaya teşvik ediyor. Teknoloji, öğretmenler ile öğrencilerin canlı oturumlar, uygulama destekli deneyimler ve hatta sanal alan gezileri aracılığıyla bağlantı kurmasına olanak tanıyan bu yeni “Eğitim Teknolojisi” döneminin belkemiğidir.

Ancak bu teknolojiyi kullanmayı öğrenme eğrisi gerçektir ve eşit hale getirme süreci hâlâ gelişmektedir. Aşağıdaki makalede 21. yüzyıl eğitiminin, okulların bu zorunlu kapanışı ardından yeni düzene uyum sağlaması için izlenmesi gereken birkaç yoldan ve genel olarak iyileştirilmesi gereken noktalardan bahsedilmiştir.

Öğrenim Çevrimiçi Ortama Taşınıyor

Yazar Daisy Christodoulou, Teachers vs Tech?: The Case for an Ed Tech Revolution (Öğretmenler mi Teknoloji mi?: Eğitim Teknolojisi Devrimi) adlı kitabında, onlarca yıldır yapılan umut dolu tahminlere rağmen eğitimin, büyük teknolojik devrimin yaşandığı son alanlardan biri olduğunu söylüyor.

“İnsanlar, teknolojinin bir yüzyılı aşkın süredir eğitimi dönüştüreceği tahmininde bulunuyorlar. Ancak teknoloji, hayatımızın neredeyse her alanına değişim ve devrim getirmişken eğitim bu sürecin dışında kaldı.”

Christodoulou’nun görüşüne göre, pek çok K-12 okulu birkaç gün içinde uzaktan öğrenmeye mecburen yapılan geçiş için hazırlıklı değildi. Ancak bu durum, mevcut veya gelişmiş teknolojinin eksikliğinden kaynaklanmıyor. Aslında geçişin önemli sorunlarından biri, dijital kaynaklardaki derin boşluk. Tüm seçenekleri detaylıca araştırmak çok zor.

Öğretmenler için Google Classroom ve Microsoft Teams gibi kapsamlı paketler mevcut. Seesaw ve NoodleTools gibi iş birliği ve araştırma platformları var. Ve tabii bu dönemin starı Zoom da sahnede. Öğretmenlere yüz yüze dersleri kısa ve etkili videolara nasıl taşıyacaklarını öğreten sayısız web semineri bulunuyor. Evde doğaçlama okullu olan ebeveynler için sanal özel ders hizmetleri, okula özgü sosyal medya hesapları ve binlerce çevrimiçi forum var. (Dijital içeriklerini pekiştirmek isteyen ebeveynler ve eğitimciler için, bir anda popüler hale gelen Amazing Educational Resources, kaynakları bir arada sunan kapsamlı bir sitedir.)

Sanal ortama taşınanlar sadece okullar değil. Müzeler ve diğer eğitim alanları da artık online dünyaya geçti. Bunlardan biri, 23 Mart’ta Frost Science@Home dijital platformunu kullanıma sunan, Miami’deki Phillip ve Patricia Frost Bilim Müzesi. Bu ücretsiz merkez, ailelere örneğin evde bulunan eşyalarla sabun yapmak veya el yıkamanın mikropları nasıl öldürdüğünü görsel olarak göstermek gibi kendin yap deneyleri ve faaliyetleri sunmanın yanı sıra sahne arkası içeriği ve Büyük Set Resifi sergisi gibi müzenin en gözde etkinliklerine sürükleyici keşifler sunuyor.

Frost Science’ın Eğitim Başkan Yardımcısı Dr. Angela Colbert, dijital etkinliğin sanal alan gezileri için mükemmel bir seçenek olduğunu belirtiyor. “Gerçekten kendinizi kaptırıp 360 derece görünümle sergileri gezebilir ve daha sonra ders oluşturmak için geliştirdiğimiz kaynakları kullanabilirsiniz. Öğrencilerine biraz farklı şeyler vermek isteyen eğitimciler için gerçekten güzel bir deneyim.”

Dijital Dünyaya Öncelik Veren Platformlar Bu Sürecin Kazananı

Çevrimiçi öğretmeye, ders vermeye veya ders almaya alışkın olanlar için, uzaktan öğrenmeye geçiş çok daha az sıkıntılı bir süreç oldu. Örneğin standart test hazırlığı alanı belki de eğitim teknolojisinin en köklü ve başarılı sektörlerinden biri.

A düzeyi sınavlara (Birleşik Krallık’ta üniversiteye giriş için gereken konuya özgü yeterliliklere ilişkin sınavlar) hazırlanan öğrencilere yardımcı olan, Birleşik Krallık merkezli platform Up Learn‘ün eğitim müdürü Kris Boulton: “Trafikte büyük bir artış oldu. Bunun tüm sektör için geçerli olduğu duydum. Tüketiciler, çevrimiçi öğrenmenin geçmişte düşündüklerinden daha pratik ve belki de daha önemli olduğunu kabul ediyorlar.”

Boulton, Up Learn’de dijital dünyaya öncelik vermeleri sayesinde şirketin, kullanıcı deneyimi konusunda çok fazla değişiklik yapmak zorunda kalmadığını belirtti. “En başından beri bunun için hazırlanmıştık.”

Boulton, öğretmenlerden destek alan kullanıcılar için platformun tamamlayıcı olduğunu açıklıyor. Eğitimcilerin nispeten hızlı ve kolay bir şekilde geri bildirim vermesini sağlıyor. Bu, genel iş birliği veya uzaktan çalışma araçlarını eğitim için kullanmaya yönelik, amacına uygun olmayan birçok yaklaşımda eksik olan bir şey.

Boulton: “Okulda büyük bir motivasyon ekosisteminiz var. Bu ekosistem, sosyal normlar yani herkesin aynı ortamda bir araya gelmesi, genellikle konuşması, dikkat göstermesi ve denemesi gibi şeylerden oluşuyor.” Çevrimiçi bir platformun, artık bir sınıfta olmadığınızda kaybettiğiniz motivasyonel gücü canlandırmak için yapabileceği en etkili şeylerden biri, gerçek zamanlı geri bildirim verilmesini sağlamaktır.”

Up Learn, yapay zeka ve sinir bilimi ile destekleniyor. Boulton bunu “Uyarlanabilir algoritmalar her bireyin deneyimine uyum gösteriyor.” sözleriyle açıklıyor. Yani iki farklı öğrenci Up Learn’deki programları tamamlıyorsa, öğrenme tercihlerine ve ilerlemelerine bağlı olarak tamamen farklı deneyimler yaşayacaktır.

Anna Moss, sınavlara hazırlık dünyasında bilinen bir başka eğitimci. Özel ders şirketi Mind the Test LLC, gençlerin SAT ve ACT sınavlarına hazırlanmalarına yardımcı oluyor. Moss, son yıllarda popüler hale gelen bir dizi e-öğrenim sitesi sayesinde, öğrencilere yakından ve uzaktan ders verme sürecinin daha sorunsuz hale geldiğini ve bunun da ilgi çektiğini söylüyor. (lise öğrencileri için SAT sınavının ne zaman yapılacağının belli olmaması gerçeğine rağmen)

Moss’un web seminerlerine, Delaware’den Güney Afrika’ya kadar geniş bir coğrafyadan pek çok kişi çevrimiçi katılıyor. “Ücretsiz ve sanal olduğu için, normalde yüksek kaliteli sınava hazırlık derslerine erişemeyecek öğrencilere ulaşabiliyorum.” diyor.

Sonuçta Boulton ve Moss gibi eğitimciler, mevcut koşulların -çoğu için ideal olmaktan uzak olsa da- eğitim için çok gecikmiş bir model değişikliğine yol açan bir katalizör olabileceği görüşünde.

Moss: “Umarım şimdi öğretmenler, öğrenciler ve ebeveynler çevrimiçi öğrenme konusunda daha rahattır, bu kaynaklar sınıfa geri dönerken de kullanılmaya devam edilecek.”

Dijital Ayrım

Tüm bunlara rağmen, herkes çevrimiçi öğrenime erişme imkanına sahip değil. Okulların kapanışı, dijital ayrımın ne kadar derin olduğunu (sadece ülke çapında değil tüm dünyada) ortaya koydu.

Karşımızda iki eğitim sisteminin hikayesi var: Birinde, çocuklar önceden programlanmış uygulamalarla yüklü tabletlere sahip ve öğretmenler çevrimiçi portallar üzerinden ödevler ve etkileşimli dersler veriyor. Diğerinde ise Wi-Fi erişimi olmayan kırsal veya düşük gelirli bölgelerdeki ebeveynler, dizüstü bilgisayarlarını çocuklarına verdikleri için iş güvenliği konusunda ciddi endişeler taşırken onlara öğle yemeğini nasıl sağlayacaklarını düşünüyorlar.

Şikago’da risk altındaki öğrencilere parasız, bağış temelli eğitim veren özel okul Ryan Banks Academy’de beşeri bilimler öğretmenliği yapan ve Teach for America mezunu olan Adam Mogilevsky, eğitim alanındaki kariyeri boyunca dijital ayrımın öğrencileri nasıl etkilediğine şahit olmuştu ancak şimdi sorun belki de her zamankinden daha belirgin.

Ryan Banks Academy, sanal bir modele geçiş yapmak için, ailelere eğitim kaynaklarıyla birlikte sunacakları bağışlanmış dizüstü bilgisayarlara güveniyor; sonuçta plan, her gün yaklaşık dört saat çevrimiçi ders vermek. Kuruluş, internet ücretini ve diğer önemli günlük masrafları ödemelerine yardımcı olmak için doğrudan ebeveynlere bağışçı parası da gönderiyor.

Mogilevsky, Ryan Banks Academy’nin donanım ve dijital kaynakların ötesinde ailelerin bu durumun duygusal yükünü hafifletmek için hizmet verdiğini söylüyor. Bu faaliyetler, belirlenen bağımsız çalışma süresi boyunca bir okul danışmanıyla görüntülü görüşmelere ve tüm ebeveynlerin erişebileceği bir Facebook grubuna erişimi de içeriyor.

Mogilevsky ile aynı görevi paylaşan öğretmenlerin içinde bulundukları zorlu koşullara rağmen, çocukların iyiliği için eğitimciler arasında iş birliğinin önemli olduğunu vurguluyor.

“Şu anda bu kadar çok istikrarsızlık varken çocukların sahip olabileceği tek tutarlılığın eğitim olduğunu düşünüyorum. Bu eğitim hareketinde tek bir cephede kalmaya devam edersek, çocukların ihtiyaç duyduklarını almalarını sağlayabiliriz.”

About the Author: Dell Technologies