Sanal ve Artırılmış Gerçeklik

Teknolojik gelişmelerin hızı ile iş verimliliği arasında açılan uçurum eşi benzeri görülmemiş bir boyutta. Son 28 yılın gerçekleşmeyen vaatlerine karşın, Sanal Gerçeklik (VR) ve Artırılmış Gerçekliğin (AR) dirilişi, öğrenci deneyimini destekleme ve çalışan performansını iyileştirme üzerinde güçlü etkiler yaratıyor.

Değişen iş gücü, iş yeri ve pazarın hızına ayak uydurmak için oldukça ihtiyaç duyulan gelecek nesil öğrenme teknolojilerinin uyanışı, rekabet avantajını sürdürmek açısından hayati önem taşıyor.

İçerisinde VR ve AR teknolojilerinin yer aldığı 1999 tarihli hangi Bilim Kurgu filminin bir eleştirmen tarafından “aşırı şiddetli, aşırı mantıksız ve aşırı eğlenceli” olarak eleştirildiğini hatırlıyor musunuz?

Sahne, siyah ekranda görüntülenen neon yeşili sayılarla başlar. Gizemli bir erkek ve kadın arasında geçen bir telefon konuşmasını dinleriz. Polis ortaya çıkar ve kadının (“Trinity”) bulunduğu harap otel odasının kapısını kırar. Polislerden biri “Ellerini başına koy” diye bağırıp ona bir silah doğrulttuğunda, Trinity’nin bir bilgisayarın başında oturduğunu görürüz. Polis onun yanıt vermesini bekledikçe gerginlik artar. Polisler dövüş sanatları konusunda olağanüstü bir eğitim almış olan Trinity’ye doğru yaklaşır ve Trinity polislerden birini yere yıkar. Hikaye ilerledikçe, esrarengiz akıl hocasının (“Morpheus”) yetenekli bir bilgisayar korsanına (“Neo”) teknoloji dünyasının gizemli yollarında rehberlik ettiğini ve didaktik gerçekliğinin aslında bir bilgisayar simülasyonu olduğunu keşfettiğini öğreniriz. Dolayısıyla, bu uyanış Neo’yu insanlardan oluşan bir direniş grubu ile iş birliği yapmaya iter ve Neo bir Xbox video oyununa benzeyen sahte gerçekliğin kusurlarını kendine avantaj sağlayacak şekilde kullanarak bu sahte gerçekliği yönetir.

Bu, “kullanıcının ‘neredeyse gerçek bir dünyada’ bilgisayarla birlikte katılımcı olduğu ilginç, çekici ve fazlasıyla etkileşimli bir bilgisayar tabanlı multimedya ortamı”dır. Bahsedilen filmin adı Matrix‘tir ve içeriği pek de “mantıksız” değildir. Öğrenimin geleceğinin büyük bölümü, VR ve AR’nin kimi yönlerine bağlı olacaktır. Davranış ve sinir bilimi araştırmaları, insan beyninin nasıl çalıştığı konusunda daha çok gerçek ortaya çıkardıkça, bilişsel gücü ve bilgisayarlar ile beyin arasındaki olası ilişkiyi ve VR ile AR’nin bu birleşimi nasıl optimize edebileceğini daha iyi anlayacağız.

Halihazırda çok sayıda sektörde kullanılan bu teknolojilerin, dijital öğrenim stratejilerinin doğal bir uzantısı olduğu kanıtlanıyor. Eğlence, spor, sağlık, uzay, ticari havacılık, reklamcılık, bankacılık, inşaat, otomotiv, gayrimenkul, turizm, perakende sektörleri ve askeri sektör, iş güçlerini ve iş yerlerini dönüştürmek için VR ve AR teknolojilerine güvenmeye başlıyor. VR ve AR’nin öğrenci deneyiminde devrim yaratma ve insan yeteneklerini geliştirme vaadi düşünüldüğünde, bunun akıllıca bir hamle olduğu görülebilir.

Deloitte’in 2017 Global Human Capital Trends (Küresel İnsan Sermayesi Eğilimleri) Raporu, iş dünyasındaki sismik değişiklikleri yansıtır. Genellikle Dördüncü Sanayi Devrimi adı verilen bu yeni dönem; iş dünyası, geniş kapsamlı ekonomi, toplum ve pazarda köklü bir dönüşüm yaratmıştır. Teknolojideki gelişmelerin bizim ayak uydurabileceğimizden daha hızlı gerçekleştiği bilinen bir gerçektir.

Kullanıcıya analitik öngörüleri ve önerileri anında eyleme dönüştürülebilir bir şekilde sunan VR ve AR, Büyük Veri ve Veri Biliminin operasyonel faydalarını ortaya çıkarma potansiyelini barındırıyor. Hangi bileşenin onarılması gerekiyor ve bunu en iyi nasıl onarabilirim?  İyileşme sürecini hızlandırmak için tümörün etrafındaki hangi alanı almam gerekiyor? Zamanında teslimatı iyileştirmek için izlemem gereken en iyi rotalar nedir?

VR “köpek balıklarıyla yüzmenizi sağlarken” AR ise “kartvizitinizden dışarı bir köpek balığının fırlamasını izlemenize” olanak tanır. ~Cramer [1]

Dijital devrim, çarpıcı biçimde değişen iş gücüne, iş yerine ve pazara yön veriyor. Kurallar yazılı olmadığı için en büyük zorluklardan biri, çalışma dünyasının geleceğini anlamaktır. VR ve AR kullanım kuralları hâlâ yazılıyor olsa da, bu teknolojiler açıkçası artık içi boş bir eğilim ya da havalı terimlerden ibaret değil. Şirketlerin faaliyetlerini, çalışan kapasitesini iyileştirmek ve rekabet avantajını güçlendirmek için geleceğin öğreniminin farkına varma ve bu dijital teknolojilerin sunduğu avantajlardan yararlanmaya başlama zamanı geldi.

About the Author: Dell Technologies