Yeni Teknolojileri Fırsata Çevirin

CIO’lar yeni teknolojileri tehdit olarak görmeyip, sahip oldukları birikimle ve karşılarına çıkan fırsatları değerlendirerek şirketlerini bir adım öteye taşımalı.

CEO’lar ve CIO’ların yaşadıkları ve iş yaptıkları yerlerde bir araya gelip yaşadıkları sorunları doğrudan onlardan dinlemek son derece değerli bir fırsat. Hepsi, “gelecek” hakkında ve yeni teknolojilerin, bugünün uygulamaları çöpe atılmadan işletmelerini iyi yönde dönüştürme konusunda oynayacağı rolle ilgili ortak kaygılar taşıyor. Her iki grubu da ilgilendiren diğer bir konu başlığı ise CIO’nun değişen rolü: CIO, artık yalnızca teknolojinin çalışmasını sağlayan kişi olarak değil, aynı zamanda yeni teknolojileri çözümleyip hangi inovasyon projelerinin şirketin büyümesine yardımcı olacağını belirleyerek pazarın gerisinde kalmamayı sağlayacak kilit bir oyuncu olarak görülüyor.

Yeni teknolojilerin iş faaliyetlerimizi yürütme biçimimiz üzerindeki etkisi ve insan ile makine arasında her geçen gün artan ilişki, geçtiğimiz yıl Dell Technologies araştırmalarının odağı oldu. Vanson Bourne ile en son gerçekleştirilen “Realizing 2030” (2030’u Gerçekleştirme) adlı küresel araştırma projesinde, insan-makine ortaklığının şekillendireceği bir sonraki çağa ilişkin öngörülerde bulunan ve buna nasıl hazırlandıklarını açıklayan 3800 kurumsal lidere yönelik bir anket yürüttük. Sonuçlar, büyük bir değişimin eşiğinde olduğumuz konusunda hemfikir olduğumuzu göstermiş ve ankete katılanların %82’si, 5 yıl içinde insanların ve makinelerin kuruluşlarında birbirleriyle entegre ekipler olarak çalışacağını öne sürmüştür. Ancak bu değişimin kendileri, işletmeleri ve hatta tüm dünya için ne anlama geldiği konusunda görüşleri birbirinden ayrılmıştır. Bu farklı görüşlerden yalnızca birkaçını paylaşmak gerekirse:

  • Kurumsal liderlerin %50’si otomatik sistemlerin onlar için zamandan tasarruf sağlayacağını düşünüyor, yani diğer yarısı bu görüşü paylaşmıyor.
  • %42’si ileride yapmak istemedikleri görevleri makinelere vereceklerinden iş memnuniyetinin artacağına inanıyor.
  • %58’lik kısım bu konuda hemfikir değil. Görüşlerini değiştirmedikleri sürece kolayca otomatikleştirilebilecek görevleri yapmaya devam edecek ve yaratıcılık, eğitim ve stratejiye odaklanmaya ayırabilecekleri zamandan feragat etmiş olacaklar.

Hızla değişen bir ortamda rota belirlemek zaten yeterince zordur. Kurumsal liderlerin yukarıda belirtilen kutuplaşmış görüşlerle ilgilenmesi gerekiyorsa işlerini dönüştürmeye yönelik doğru kararları güvenle almak çok daha zor olacaktır. İşte bu noktada CIO devreye girebilir. “Realizing 2030” araştırması aynı zamanda kurumsal liderlerin değişim gereksinimi konusunda hemfikir olduğunu ve dijital dönüşümü hızlandırmak için yapay zeka, artırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik gibi yeni teknolojilerden yararlanılabileceğini ortaya koymuştur.

Peki CIO bu öngörüleri kullanarak, kuruluşun çizmesi gereken rotayı belirleme konusundaki stratejik rolünü nasıl sergileyebilir?

  • İşe teknolojiyle başlar. Kuruluştaki hiç kimse teknoloji konusunda CIO kadar bilgili değildir. Genç şirketlerin köklü şirketlerin önüne geçmesi teknolojinin yenilikçi kullanımıyla, yani yazılımlarla mümkündür. Tam anlamıyla bir teknoloji uzmanı olan CIO, şirketin pozisyonunu değiştirmek için hangi teknolojilerin kullanılabileceğini bilmekle kalmaz, aynı zamanda şirketin pazarda üstünlük sağlamak ve oyunun kurallarını kendi menfaatleri doğrultusunda değiştirmek için teknolojiyi nasıl kullanacağını belirleme konusunda da bir liderlik rolü üstlenir. Ancak etkili hibrit CIO’nun yedi alışkanlığıyla ilgili blog yazısında belirtildiği gibi, gelecek için CIO’nun teknoloji bilgisinden daha fazlasına, bu teknoloji verilerini kurulun onaylayacağı bir gelecek haritasına dönüştürmek için şirketin stratejik kurumsal ve finansal hedeflerine ilişkin kapsamlı bir kavrayışa ihtiyacı vardır.
  • Verileri izler. Liderlik ekibinin dilinden konuşmanın yolu rakamlardan geçer ve CIO, tüm verilerin ustasıdır. Bu, müşteri davranışını anlamak, operasyonel verimliliği analiz etmek ve müşteri hizmetini geliştirmek açısından kritik önem taşır. CIO hem geçmişe hem de geleceğe bakmak için bu verileri kullanarak geçmiş verilerin gelişmiş analizini gerçek zamanlı veri koleksiyonuyla birleştirir ve şirkete atılması gereken bir sonraki adımı söyler. Bu aynı zamanda CIO’yu, dijital kurumsal dönüşümü daha iyi yönlendirecek ölçümleri ve KPI’leri belirleme konusunda da en iyi tercih haline getirir.
  • İnsanların dilinden konuşur. Teknolojiden bahsederken tamamen ikili veya ölçüm odaklı olma eğilimi vardır ancak herhangi bir kuruluşun dönüşümündeki temel başarı, insanlarıdır. Bu nedenle CIO’nun değişim konusunda dengeli bir hızda gitmesi ve dönüşüm yolculuğunda değerli kaynakları kaybetmemesi gerekir. CIO’nun üslubunu en iyi şekilde ayarlayarak değişimin neden gerekli olduğunu ve kuruluş için nasıl bir anlam ifade ettiğini net bir şekilde açıklaması gerekir. Araştırmamızda kurumsal liderlerden dijital dönüşümü hızlandırma konusunda aldığımız bir numaralı ipucu, çalışanların şirketin dijital dönüşüm vizyonuna ve değerlerine olan desteğinin güvence altına alınmasıydı. CIO; CEO ile birlikte, çalışanlara ufuktaki sonsuz olanakları göstererek gelecek vizyonu konusunda onları ikna eder

Bu, CIO’ların hem yeni teknolojileri gerçeğe dönüştürerek hem de şirketin yaratabileceği stratejik değeri sergileyerek kendini göstermesi için harika bir fırsattır. CIO’nun rolü çok yönlüdür, her zorluğa ve fırsata farklı açılardan bakmayı gerektirir. Her yeni teknoloji için hem teknolojik açıdan hem de kurumsal açıdan kapsamlı bir araştırma gerekir. Bu yeni teknoloji kalıcı olma potansiyeline sahip mi yoksa sadece gelip geçici mi? Kuruluşun genel mimarisine kolayca entegre edilebilir mi? BT, güvenlik ve iş gücü dönüşümümüze katkı sağlayacak mı? Şirketimizin yeni çağda atağa geçebilmesi için hizmetlerimizde fark yaratmayı sağlayabilir mi? Bunlar bu yeni teknolojiler çağında ilerlerken tüm kuruluşların doğru teknoloji kararları alması için yanıtlanması gereken sorulardır ve CIO, gelişime giden yoldaki engelleri fark edip kaldırmak için eşsiz bir konumdadır.

About the Author: Dell Technologies